24 Temmuz 2019 Çarşamba

KUZEY EGE'NİN HUZUR KENTİ: AYVALIK


Ege Bölgesi'nin kuzeyinde Kaz Dağları'nın eteklerinde, sokakları buram buram zeytinyağı kokan, huzur kenti, Güzel Ayvalık...



Yine eskilere dayanan bir hikayesi var benim için yıllar önce katılamadığım seyahate bi 6- 7 yıl kadar gecikmeli katılıyorum:)  Ayvalık için huzur kenti dedim çünkü adımımı attığım ilk anda hissettiğim tam olarak “huzur’oldu. Ben çocukluğumdan beri her yaz tatilimi Ege kıyılarında geçirdim. O yüzden benim için Ege demek huzur demek, özgürlük demek ve çocukluğum demek.



Şimdi en önemli mevzuya gelelim Ayvalığa ne zaman gitmeli? Hava durumu nasıl? Öncelikle Ayvalığın, Kuzey Ege’de bulunduğu için İzmir kadar sıcak olmadığı söylenir. Aslında mantıken de doğru ancak yine ben ve yine seyahatlerde söylenenlerin tersini yaşadığım durumlar😂Kesinlikle şikayetçi değilim bu arada. Paris’te yağmura denk gelmemek, Kime yol tarifi sorsam büyük bir kibarlıkla İngilizce cevap almak şanslı olduğumu gösteriyor ve daha buna benzer örnekler var ama hepsini yazıp, asıl konudan uzaklaşmak istemiyorum. Ayvalığa bayram sebebiyle gittim. Yani Haziran ayının başları 4’ü 5 gibi hava aşırı aşırı sıcaktı ve Ayvalığın  denizi soğuk olur, girsen de 5 dakikada çıkarsın sözleri yine ben de işlemedi😂 Sarımsaklı’da denize girdim ve su Ilıcaları aratmayacak derecede sıcaktı. Bodrum ile kıyasladığımda da aynı şeyi söyleyebilirim. Su aşırı derece iyiydi, değil 5 dakikada çıkmak denizden zor çıktım. Tek eleştiri denizde boy vermek çok zor. Gidiyorsun, gidiyorsun su belinde. En sevmediğim olay ama yapılacak bi şey yok. Ayvalık o kadar çok artısı ile benim gönlümü fethetti ki bunu da görmezden geliyorum.


Ayvalık’ta neler yapmalı? Nereleri gezmeli?Ulaşım nasıl? vs sorularına bildiğim, gördüğüm ve deneyimlediğim kadar yardımcı olmaya çalışacağım. Ayvalık, İstanbul’a nispeten yakın sayılır. Balıkesir’deki Edremit Körfez Havaalanı’ndan ulaşabilirsiniz ya da kara yolu ile de gelebilirsiniz. Tercih size kalmış:)  Ben İzmir'den geçtiğim için giderken yol hem kısa hem de çok keyifli geldi. 2 saate Ayvalıktaydık. Şehir içinde ulaşımın iyi olduğunu öğrendim. Özellikle merkezi noktalar arasında sık sık vasıta geçiyormuş. Ben Sarımsaklı Plajının bulunduğu bölgede Grand Temizel (https://grandtemizel.com/Tr ) otelinde kaldım. Otelden çok memnun kaldım ve kesinlikle tavsiye ederim. Ben şehri araba ile gezdim. Şeytan Sofrası otelime çok yakın bir mesafedeydi. Cunda Adası daha uzaktı ama arabayla yine mesafeler çok uzak olmuyor. Zaten toplu taşımaları da sık sık geçiyormuş. Bu konuda olumsuz  bir eleştiri duymadım ve okumadım. Yani Ayvalığı gezerken zorlanmayacaksınız. Zaten her sokak başka bir güzelliğe açılıyor. Buram buram deniz kokusu eşliğinde, Eski Rum evlerinin olduğu sokakları gezerken sizin de hissedeceğiniz tek şey huzur olacak. Belki o evlerde kimlerin daha önce yaşadığını, nasıl hayatlar yaşandığını merak edecek ve benim gibi hayallere dalacaksınız...
























Şeytan Sofrası


Sanırım beni Ayvalık’ta en etkileyen yer Şeytan Sofrası oldu. Mavi ile yeşilin birleştiği sonsuz huzur. Tabiatın tüm çıplaklığı ve göz alıcılığıyla insanı sarıp sarmalayarak verdiği güven. Tek kelimeyle muhteşem. Bana göre ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden. Ve gelelim bu muhteşem yerin rivayetlere göre olan hikayesine; Ayvalık yakınlarında Rumlar’ın yaşamış olduğu ve Osmanlı İmparatorluğunun hüküm sürdüğü dönemde bu tepede PANOLEPE (şeytan lakaplı) kendini halktan soyutlamış, mistik yaşam süren bir şahıs yaşamaktaymış. Ayvalık ve civarında kıtlık baş göstermeye başlayınca, din adamları ve papazlar tarafından kıtlığın sebebi olarak PANOLEPE gösterilmiş ve halk galeyana getirilerek, PANOLEPE'nin linç edilmesini istemişler.  Bunun haberini bir keçi çobanından alan PANOLEPE, çözümü burada kuş sütü dahi eksik olmayan bir sofra hazırlamakta bulmuş, kendisini linç etmek için buraya gelen halk sofranın cazibesine kapılıp, PANOLEPE’yi unutmuşlar. O da buradan kaçarak kurtulmuştur. O tarihten beri bu tepenin adı; Şeytan Sofrası olarak anılmaya başlanmıştır. Yine rivayete göre bu tepedeki ayak izinin hikayesi; Edremit Körfezine tam hakim dağların adı  Kaz Dağları( İde Dağları) dır. Yani Yunan Mitolojisinin yaşandığı dağlardır. Gerek tek tanrılı gerekse Pagan dinlerinin tek bir ortak özelliği vardır. O da şeytanın cennetten kovulduğudur. Yunan mitolojisinde ise Tanrı’lar kralı Zeus tarafından bu görev Ay ışığı tanrıçası tarafından SELENE’ye verilir. Selene tarafından cennetten kovulan şeytanın bir adımını buraya bir adımını Midilli adasına atıp, kaçtığı rivayet edilir.... Ve bunun gibi rivayetler bulunmakta ancak girişte yer alan yazıda bu rivayete yer verildiği için ben de bunu paylaşmak istedim. Şeytan Sofrasında muhteşem şekilde gün batıyor. Burada bulunan kafelerden birinde gün batımını seyredip zamanı durdurabilirsiniz.

Cunda Adası

Diğer bir durağım ise Cunda Adası. Nasıl anlatsam, nereden başlasam bilemedim. Buraya yapılan ilk Boğaz köprüsünde geçerek ister kara yoluyla ister deniz yoluyla ulaşabilirsiniz. Daracık sokakları, buram buram tuzlu deniz kokusuyla buradan da etkilenmemek mümkün değil. Sokakları renk renk, tarihi dokusu hiç bozulmamış, mimarisi ile insanı etkileyen Rum evleri gerçekten görülmeye değer. Burada yapılacak şeylerin en başında  meşhur söz “Rakı, Balık, Ayvalık.” Üçlemesi geliyor. Tepede kilise ve Rahmi Koç Müzesi yine ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında bence. Daracık Arnavut kaldırımı sokaklarında yürürken dokusu hiç bozulmamış evlerden, tüm temizliği ve saflığı ile sizlere gülümseyen sıcacık Ege'li dedelerin ve ninelerin selamı alınmalı!!! Bana çocukluğumu hatırlattığı ve kendi dedemin ve annemin sıcacık gülümsemesini hissettirdiği için Ayvalık Cunda Adası hiç unutulmayacak sanırım. Cunda’nın  çarşısını gezerken buraya özgü zeytin yağlarından ve zeytinyağlı sabun, kolonya almanızı kesinlikle önermekteyim. Doğallık her zaman için en güzeli.

Ayvalık’ta Neler mi Yapılmalı?


Sarımsaklı’da denize girilmeli
ve sahil boyunca yürünmeli.

Rakı, Balık, Ayvalık üçlemesi gün batımına karşı yapılmalı.Bu şarap sevenler için değişebilir:)


Cunda Adasının tarihi dokusu gezilmeli, yerel halkından selam alınmalı.

Şeytan Sofrasına gidilmeli ve gün batımı seyredilmeli.



Meşhur Zeytinyağı tadılmalı hatta alınmalı.

Eski Rum evleri görülmeli ve hatta hikayelerini bilen varsa onlardan dinlenmeli.

Döndükten sonra Mübadeleyi anlatan bir kitap alınıp, okunmalı ve türk kahvesi eşliğinde Ayvalık anıları hatırlanmalı.

En son olarakta Ayvalığa bir kere gelen biri hep gelirmiş diye bir rivayet varmış. Bakalım ben ilk kez gittim devamı gelecek mi?:)))




Bu yazıya eğer bir şekilde denk geldiyseniz ve Ayvalığa hiç gitmediyseniz bence Ayvalık sizi çağırıyor. Daha önce gittiyseniz ve yine gidecekseniz benimle birlikte anılarınızı tazeleyin. Ve Ege’nin bu güzel beldesine benim adıma da selam götürün.

0 yorum:

Yorum Gönder