29 Temmuz 2018 Pazar

BİR BUDAPEŞTE HİKAYESİ




Buda ve Peşte olarak ayrılan bu şehirde farklı bir ruh var. Bunu ancak  gezerken anlıyorsunuz. Budapeşte’ye, uçakla İstanbul’dan 1 saat 30 dakikaya ulaşabilirsiniz. Bence yakınlığı ile hafta sonu bile tercih edilebilir ya da biraz daha şehrin tadına varmak istiyorum derseniz 3-4 gün de yeterli olacaktır. Gelelim benim Budapeşte macerama, aslında planladığım ve gezi amaçlı gittiğim bir seyahat değildi. Ama gezmedim mi? Elbette gezdim. Sonuçta 1 hafta kaldım. Zaten bana kalsa Budapeşte çok daha sonraları ziyaret edeceğim bir şehir olurdu. Hatta Viyana, Prag, Budapeşte’yi aynı zamana bile denk getirebilirdim. Neyse kısmet bir şekilde böyle denk geldi.  Budapeşte için 1 hafta biraz fazla bir süre. Ben Bánk şehrinde de kaldım birkaç gün. Belki bu sevimli köy mü kasaba mı desem bilemedim ama Bank ile ilgili de kısa bir yazı hazırlarım ilerleyen zamanlarda. Bu yazı bile çok  geçe kaldı maalesef🙈



Öncelikle Budapeşte’nin havasından bahsedeceğim. Zira bir yere gittiğiniz de en önemli mevzulardan bir tanesidir hava durumu. Ben Nisan ayında gittim ama muhteşem bir sıcak vardı. Hatta yanıma kalın şeyler getirdiğime pişman oldum. Cekete bile gerek kalmadı. Direkt sandalet şort yaz havası gelmişti. Sabahları ve akşama doğru havanın daha serin olduğunu söyleyebilirim. Buraya gelirken biraz kat kat giyinip hava sıcakladığında fazlalıkları çıkararak çözüm bulabilirsiniz. Bir şehri güzel yapan mimarisi kadar o şehirde yaşadığınız anılar ve geçirdiğiniz günler. Mesela Neler düşünerek uçağa biniyorsunuz?,Dönüş yolunda aklınızda neler kalıyor? En önemlisi seyahat dönüşlerinizdeki iç sesinizin size ne dediği?. Ben Budapeşte’ye vurulmadım ya da çarpılmadım ama muhteşem güzel anılar ile hatta istemeyerek döndüm. Harika insanlar tanıdım. Mesela   yerel halkın soğuk olduğu söyleniyor tam emin olamıyorum bu konuda çünkü satıcılar  zaten iyi davranıyor ki burada ufak bir anımı paylaşayım. Her gittiğim ülkeden almadan dönmediğim magnet için bir dükkana girdim. Satıcı önce İspanyol musunuz? dedi - Hayır dedim. Rus musunuz? dedi- Hayır dedim. İnatla benim de söylemeyişim😂 Sonra Yunanistan mı geldiniz ? dedi. Hayır dedim ve artık sabır sınamanın gereği olmadığını düşünerek Türk’üm dedim. Adam, hemen ooo Merhaba, Hoşgeldiniz dedi.Bence gayet sevimli her ülkenin dilİnde bir şeyle ezberlemesi. Neyse benim tanıdığım Macar arkadaşlarım da çok iyilerdi. O yüzden soğuk demeye pek içim elvermiyor. 





Peki Budapeşte’ye geldiniz ve nereleri gezmeli?, neler yemeli?, ulaşım araçları nasıl? gibi sorular en çok merak edilenlerden olmalı. Ben ulaşım ile başlayayım. Havaalanına indiniz şehir merkezine ya otobüs sonrasında metro ile aktarma yaparak  ulaşabilirsiniz. Ya da 100E ‘ye binip direkt şehir merkezine ulaşabilirsiniz. 45 dakika gibi bir sürede kolayca ulaşabiliyorsunuz. Fiyat olarak da 3 Euro diye hatırlıyorum. Macar parası ile 900 Forrint  olması gerekiyor. Forrint, Budapeşte’nin para birimi. Maalesef bir Avrupa ülkesi olmasına rağmen Euro kullanmıyorlar. Marketlerinde euro geçmiyor yani en azından benim girdiğim markette öyleydi. İstanbul’da paranızı çevirebileceğiz pek yer olmadığı için bu işi havaalanı ya da metrodaki exchangelerde halletmelisiniz. Hediyelik eşya dükkanlarında Euro’da geçiyor ama üst olarak Forrint veriliyor. Ve sonra kafalar iyice karışıyor. O yüzden paranızı çevirmeniz de fayda var. Neyse ulaşım için taksi de kullanabilirsiniz 13 Euro falan yazıyor ama taksiciler duruma göre turist olmanızdan faydalanabiliyorlarmış. Ya da en sonraki çözüm araba kiralamak. Öncesinden gerekli planlamayı yaparak bu seçeneği de tercih edebilirsiniz. Eğer başka yerlere de geçecekseniz araba kiralamak sizin için iyi bir seçenek olacaktır. Ama sadece bu şehri gezecekseniz merkezden sonra bence şehri yürüyerek gezebilirsiniz. Sadece biraz fazla tepelik ama tepeye vardığınızda gördüğünüz manzaraya da değer diye düşünüyorum. Şehir Buda ve Peşte olarak ikiye ayrıldığı için önce Buda tarafını gezip, sonra Peşte tarafına geçmek daha mantıklı olacak. Biraz tepelik bir şehir olduğu için bence Buda ve Peşte farklı iki günde gezilmeli. Hem şehrin tadına varmak için hem de aralarda küçük molalar vermek için.Buda kısmında Pena Palace, Buda Kalesi ve Fısherman Bast Station, Matthias Kilisesi görmeniz gereken yerlerden. Özellikle Buda tarafından şehir muhteşem görünmekte. Buradaki meşhur Gellert Tepesinden şehrin manzarası efsane. Bu tepede defne dalı tutan ve barışı simgeleyen bir kadın heykeli var ve aynı zamanda UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınan Buda Kalesi'nin yazıtı da bu tepede bulunuyor. 







Özellikle Fenikülerle ya da merdivenleri tırmanarak dediğim Budapeşte'nin muhteşem şehir manzarasını görebilirsiniz.





Peşte kısmın da ise Parlemento Binası gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor çünkü bina tüm ihtişamıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Sahil şeridindeki ayakkabılar yahudi halkına yapılan zulmü anmak adına sergileniyor. Gerçekten etkileyici. Meşhur köprüsü; Zincir Köprü (Szechenyi Lanchid); hem araç hem yaya trafiğine açık ve şehrin Peşte tarafından Buda tarafına geçmenize kolaylık tanıyor (ya da tam tersi.)
😊


Bir de ilginç bir hikayesi var;19. yüzyılda dönemin kralı Szechenyi Istvan adına  yaptırılmış Szechenyi köprüsü; Zincirli köprü ve heykeleri sebebi ile Aslanlı Köprü diye de anılır. Köprünün mimarı "William Clark adlı İngiliz, Budapeşte’ye kazandıracağı köprünün hatasız olacağını iddia etmiş, hata bulunursa yaptığım köprüden kendimi atarım" demiş. Köprü yapılmış hiçbir hata bulunamamışNe var ki, köprünün hemen girişlerinde sağlı sollu yer alan Aslan heykelleri mimarın çok güvendiği bir ünlü heykeltraş tarafından yapılmış. Köprünün açılışında küçük bir çocuk aslanlar dilini mi yuttu, neden bu aslanların dili yok diye sorunca, kendisine çok güvenen ve canını ortaya koyan mimarına karşı son derece zor durumda kalan heykeltraş kendisini bu Aslanlı Köprüden atıp yaşamına son vermiş.






Fashion Street ise günümüzün tüm mağaza ve yemek restoranlarının bulunduğu  Nişantaşı kıvamında bir cadde. Etkinlik ve festival alanları buraya kuruluyor. Ben oradayken Budapest Tavaszi festivali vardı. Her yere stantlar kurulmuş ve canlı müzikle şenlik caddelere de yansımıştı. Bu tarz etkinlikler şehre farklı bir ruh katıyor. Gideceğiniz şehirde festival zamanlarına denk gelmeye çalışın. Çok farklı bir havaya bürünüyor. 



Alışveriş için Fashion Street'i tercih edebilirsiniz. Bu caddenin sonuna kadar bir sürü hediyelik eşya dükkanı göreceksiniz. Bu dükkanlarda  Euro da geçmekte bu konuda bir sıkıntı yaşamıyorsunuz.Hediye anlamında meşhur olan acı biberi ve el işlerinden almanızı öneririm. El yapımı örtüler vs gerçekten çok güzel. Biberi de dedikleri kadar meşhur ve gerçekten çok da acı. Bardak, rozet, bileklik, magnet vs hepsi bu cadde üzerindeki hediyelik eşya dükkanlarında mevcut. 


Yemek kültürleri bize pek yakın değil bence. Mesela sarımsağı çok kullanıyorlar ve yine patates olur olmadık her şeyin içinde. Yemeklerini çok lezzetli bulmadım ama közstesi tatlısı efsane. Bence kesinlikle denemelisiniz. Ben çok lezzetli buldum. Ama şöyle bir algı da oluşmasın; Eyvah! Budapeşte’ye gideceğim ve aç kalacağım gibi de düşünmeyin. Her yerde Mc donalds, Kfc, Starbucks vs var. 



Şehrin bence yine görülmesi gereken bir diğer yeri Kahramanlar Meydanı ve Terör Müzesi. Kahramanlar Meydanına giderken yol üstünde Terör Müzesini göreceksiniz. Yalnız çok kuyruk sırası vardı. İçini gezmek için biraz beklemeniz gerekiyor.






Benim en sevdiğim yer ve bence size şehri gezerken yol haritalığı edecek bir simge Budapest Eye. Etrafında kocaman bir park var. Dilerseniz burada dinlenebilirsiniz. Budapeşt Eye'dan yine şehrin manzarası muhteşem gözükmekteymiş. Özellikle kar yağdığında bence çok daha güzel olur diye düşünüyorum.  Bazilika yine görmeniz gereken yerlerden çaprazındaki gül şeklinde dondurma yapan meşhur dondurmacısı enfes.



Gece hayatı olarak da Macar arkadaşların tavsiyesi Szimplakert. Gidin görün değişik bir dizayn ve eğlence anlamında da tavsiye edilir. Bakıyorum da yine baya bir şey yazmışım, ama özet olarak Budapeşte güzel bir şehir, Macaristan güzel bir ülke. Fırsatınız varsa gidin, gezin, görün derim. Yeni bir kültür tanımak, yeni insanlarla tanışmak ve unutamayacağınız anılarla dönmek de ödülünüz olur.



Zincir Köprü hikayesi; https://www.ntv.com.tr/galeri/yasam/tunanin-ayirdigi-sevgililer-buda-peste,cjndN_rFo0WIUMaTXKkgzg'den alıntıdır.




2 yorum:

  1. Çok akıcı ve keyifli bir yazı, okurken insan orada hayal edebiliyor kendini. Başka yazılarınızı okumak dileği ile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. Ne güzel okurken kendinizi orada gibi hissetmeniz. Keyifli okumalar.

      Sil